Son zamanlarda Almanya’da meydana gelen şiddet olayları, kamuoyunda ve medyada heyecan yaratmasıyla birlikte Almanya’daki göçmenlere yönelik iklimi etkileyebilir. Mevcut durum yabancılar, özellikle de sığınmacılar ve göçmenler için hem zorluklar hem de fırsatlar getirebilir.
Son olayları hatırlayalım:
31.05.2024 – Mannheim‘da bir polis bir Afgan mülteci tarafından bıçaklı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti.
23.08.2024 – Solingen‘de şehrin 650. yıldönümünü kutlamak üzere şehir merkezinde düzenlenen bir festivalde gerçekleşen bıçaklı saldırıda üç kişi öldü, sekiz kişi de yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren 26 yaşında bir Suriyeli sığınmacı. Soruşturmaya göre saldırganın “radikal İslamcı inançları nedeniyle” kâfir olarak gördüğü mümkün olduğunca çok sayıda insanı öldürmeye çalıştığı söyleniyor.
30.08.2024 akşamı ise Siegen‘de akşam saatlerinde ise 32 yaşındaki bir alman kadın bir halk otobüsünde çok sayıda kişiye bıçakla saldırarak üçü ağır olmak üzere altı kişiyi yaraladı. Hayati tehlikeleri devam ediyor. Saldırı, Siegen’deki şehir festivaline giden bir otobüs yolculuğu sırasında, kadının aniden ayağa kalkarak yolcuları bıçaklamasıyla meydana geldi.
*Son olayda islamist bir motif bulunmamaktadır.
Neler olabilir?
Göçmen politikası daha sıkılaşacaktır: Bıçaklı saldırılar gibi olayların ardından göç ve iltica yasalarının sıkılaştırılması yönünde siyasi baskıyla birlikte, politikacılar ve siyasi partiler, kamu güvenliği endişelerini gidermek için daha sıkı kontroller ve göçmenlerin daha sıkı taranması çağrısında bulunabilirler.
Önyargı artabilir: Bu tür olaylar yabancılara karşı önyargıların güçlenmesine yol açabilir. Bu durum, göçmenlerin potansiyel bir tehdit olarak algılanması riskini artırabilir ve bu da sosyal marjinalleşme ve ayrımcılığa yol açabilir.
Gözetim ve kontrol artacaktır: Yetkililer, göçmenlere veya belirli gruplara yönelik güvenlik önlemlerini artırabilir ve daha yoğun gözetim uygulayabilir. Bu durum Almanya’daki yabancıların günlük yaşamlarını ve özgürlüklerini etkileyebilir.
Neler yapılabilir?
Gerçek şu ki, göçmenlerin büyük büyük çoğunluğu barışçıldır ve Alman toplumuna başarılı bir şekilde uyum sağlamıştır veya uyum sağlamaya çalışmaktadır. Başarılı bir şekilde entegre olmuş ve topluma olumlu katkıda bulunmuş çok sayıda olumlu göçmen örneği vardır. Bu başarı öyküleri göçmenlerin imajını iyileştirmek ve önyargıları kırmak için her fırsatta kullanılmalıdır.
Sivil toplum desteği mutlak önemlidir. Birçok Alman, göçmenlerin entegrasyonu ve desteklenmesi konusunda kararlılığını sürdürmektedir. Gönüllüler, sivil toplum kuruluşları ve yerel girişimler göçmenlerin desteklenmesinde ve topluma entegre olmalarına yardımcı olmada önemli bir rol oynamaktadır.
Yaşanan olaylar, Almanya’da entegrasyon ve güvenlik konularında yapıcı bir diyalog için de itici güç olabilir. Bu sayede hem güvenliği artıracak hem de entegrasyonu teşvik edecek reformlar gerçekleştirilebilir.
YORUM:
Almanya’daki yabancıların geleceği büyük ölçüde toplumun bu zorluklara nasıl tepki vereceğine bağlıdır. Münferit vakalara verilen tepkilerin tüm göçmenlerin toptan kınanmasına yol açmamalıdır. Hem halkın güvenlik kaygılarını ciddiye alan hem de entegrasyon çabalarını destekleyen dengeli bir yaklaşım çok önemlidir.
Aynı zamanda, politikacılar göçmenler için haksız dezavantajlara yol açabilecek yasalar veya tedbirler benimsememeye dikkat etmelidir. Entegrasyon, eğitim ve istihdama güçlü bir şekilde odaklanılması, uzun vadede gerginliklerin azaltılmasına ve kapsayıcı bir toplumun teşvik edilmesine yardımcı olabilir.
Zehra Şentürk Yavuz
01.09.2024
